top of page
Ara
  • Eyüp MERCİMEK

Benim sesim senin sesini döver…


Sizde bir seslendirmenseniz, duymaya alışkın olmanız gereken çok sesli bir dünya var dışarıda.

Mesela sokağınızdan geçen simitçinin sizi kıskandıran bir diyafram gücüyle bağırması…

Mesela yan komşunuzun oturup kalkarken sandalyesinden çıkan ses…

“İlk” kelimesini söylerken “l” ve “k” harflerinin arasına sıkışan küçük bir şıpırtı bile canınızı sıkmaya yeterken, duyduğunuz kontrolsüz sesler, yanlış vurgular, özensiz kelime seçimleri, yuvarlamalar…

Uzayıp giden bir takıntı listesi kulağınızda.

***

Ben bir seslendirmen olduğum için, algımın ham maddesi ses ve algıda seçicilik bilimsel bir gerçek..

Aynı zamanda müzikle de ilgilenen avukat dostum Alper, bir gün, camiden ezan sesi gelince, “hocam la’dan okuyor” diye müzikal bir açıklama getirmişti 5 vakit duyduğum ama hangi notadan okunduğunu bilmediğim ezan’a.

Bir kuaförseniz saça,

Bir diyet uzmanıysanız kiloya,

Bir seslendirmenseniz önce sese bakarsınız.

Bakarsınız diyorum çünkü sesi duymak tek başına yeterli değildir sizin için.

Kendinizle karşılaştırır, boğazındaki nodül’den öğretmen olup olmadığını çıkarmaya çalışır, diyafram moduna geçip “benim sesim senin sesini döver” alt mesajını verirsiniz.

***

İlk yazımızın son bölümünde “biraz sessizlik lütfen” diye hassasiyet bekleyen tüm seslendirmen arkadaşları, Güney Minneapolis’teki Orfield Laboratuvarları’nda bulunan ve “dünyadaki en sessiz yer” olarak Guinness Rekorlar Kitabı’na giren “yankısız oda”ya hep birlikte girmeye davet ediyorum.

Kalp atışlarının bile duyulabildiği bu odada biraz zaman geçirmek, hepimize iyi gelecek!

29 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page