Yüz yüze ya da telefonda, konuştuğunuz kişinin gülüşünün samimi olup olmadığı anlayabilir misiniz?
“Bunu hemen anlarım” dediğinizi duyar gibiyim ama en azından sağlamasını yapmak isterseniz bununla ilgili bir bilgi mevcut.
Amerikalı bilişsel nörobilimci Sophie Scott, ekibiyle yaptığı araştırmada;
samimi gülerken uzun süreli,devamlı ve ince sesler çıkardığımızı,
yapmacık gülerken de kısa süreli,kesik kesik, kalın ses kullandığımızı bilimsel olarak kanıtladı.
Sesin haber verdiği gerçekler bununla sınırlı değil.
Geçtiğimiz gecelerden birinde tesadüfen FoxCrime’da tekrarları verilen Prison Break dizisine rastladım.
Dedektifler otoparkta yaşanan bir cinayeti araştırıyordu. Bir cinayet işlenmişti ve tanıkların ifadeleriyle güvenlik kamera kayıtları birbirini tutmuyordu.
Kamera görüntüleriyle oynandığını düşünen dedektifler videoyu incelemesi için bir uzmana götürdüler.
Uzman videoyu inceledi, görüntüyle profesyonelce oynandığını ve bunu kanıtlamanın çok zor olduğunu söyledi dedektiflere.
Ama bir dakika!
Görüntü uzmanının dikkatini bir şey çekti.
Silah patlama sahnesini birkaç kez oynattı.
Olmadı, grafik olarak görebilmek adına sesi analizör’de açtı.
Bingo!
Silah patlama sesi videoya sonradan eklenmişti.
Grafik olarak, otopark ortamında silahtan çıkan sesin duvarlara çarpa çarpa tekrarlar oluşturması gerekirken bu videodaki silah sesi küçük bir odada patlamış gibi yankısızdı ve grafikte bu açıkça görülüyordu.
Videoyla oynandığını ispat etmek için bu ses farklılığı dedektiflere yetti.
Sesin sadece kendisinin değil, yansımasının bile ne kadar önemli bir etken olduğunu çok güzel örnekleyen bir sahneydi.
Şimdi sorulacak soru sanırım bu: Gördüğümüze mi inanalım, duyduğumuza mı?